17 Şubat 2016 Çarşamba

Google Apps’e Alternatif: Yandex Kurumlar


Hepimiz biliriz; isimsoyisim@ şeklinde bir eposta en iyisidir. Ancak çok şanslı değilseniz böyle bir eposta adresine kolay kolay sahip olamazsınız çünkü çoktan alınmıştır. İşte ben de hiç bir zaman isimsoyisim@ eposta adresine sahip olamayıp umudu çeşitli eklemelerde aramış ve bir süre sonra o adres batmaya başladığı için 2358963 kez eposta değiştirmiş yüzbinlerce insandan biriydim. Bir gün canıma tak etti ve kurumsal eposta (isim@soyisim.com) kullanmaya karar verdim. Fakat ortada bir sorun vardı. Mail hosting!
Eğer bir hosting hesabınız varsa aynı zamanda mail hosting hizmeti de alıyorsunuz fakat hosting şirketlerinin bu konuda çok yetersiz olduğunu belirtmem gerek ve onlarca sorunla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bunun çözümü ise özel bir eposta barındırma hizmeti almak. Bunlardan en bilineni Google Apps for Work, ancak 2012 yılından beri kullanıcı başına yıllık $50gibi bir ücreti var. Ne yalan söyliyeyim, bu kadar temel bir ihtiyaç için para ödemek bana biraz ters geliyor.
Vesselam bir süre önce bu meseleyi araştırırken Yandex’in de “Kurumlar için Yandex” adı altında Google Apps’e alternatif bir hizmetinin olduğunu öğrendim ve araştırarak geçiş yaptım. Geçiş yaptığım günden beridir de bu problemi sonsuza dek ortadan kaldırmanın verdiği huzuru yaşıyorum diyebilirim. Yandex ile mail hosting problemini benim için bitmiştir.
Yandex Kurumlar servisini nasıl kullanabileceğinizi aşağıda kısaca anlatmaya çalışacağım ancak öncesinde belirtmem gerekir ki bu servis Google Apps’e yeterli bir alternatif oluşturuyor. Özellikle start-up’lar ve mail hosting işine para ödemek istemeyen şirketler için bulunmaz bir nimet diyebilirim. 1.000'e kadar eposta hesabı açabiliyorsunuz ve dilerseniz bu rakamı arttırabiliyorsunuz (1.000'den fazla çalışanı olan şirket de gitsin kendine sunucu falan alsın artık bi’zahmet). Bunun dışında diğer özellikleri;
  • Sınırsız e-posta hesabı kapasitesi
  • Spam ve virüslere karşı güvenilir koruma sistemi
  • Web arayüzü (dilediğiniz bilgisayardan) ve POP3/IMAP protokolleri üzerinden e-posta istemcileri aracılığıyla e-postalara erişim
  • Mobil cihazlardan e-postalara erişim
  • İş günlerini, buluşma programını ve görev listesini tutmak için takvim
  • Web arayüzü için kullanışlı araçlar (“ofis” belgelerini görüntüleme, sıkıştırılmış tek dosya ile tüm dosyaları indirebilme, görüşmeleri kolayca düzenlemek için filtre ve etiketler ile daha birçok işlev).
  • Kullanmakta olduğunuz e-posta hesaplarını, bilgi kaybı olmadan sunucumuza taşımak için API, erişim şifresini değiştirme ve diğer kolaylıklar
  • E-posta hesaplarını yönetmek için kullanışlı arayüz
  • E-posta ve siteye erişebilmek için tek şifreyi kullanma
  • Mail arayüzüne logonuzun ve sitenizi kaynak olarak gösteren bağlantıların yerleştirilmesi ve diğer kişiselleştirme* seçenekleri.
  • Her eposta hesabının 10GB Yandex Disk hesabının bulunması.
Ve en önemlisi, tüm bunlar ÜCRETSİZ! Evet ücretsiz. 10 çalışanı bulunan bir şirketin Google Apps’e aynı hizmet için yıllık $1.000 ödediğini düşünürsek gayet iyi bir teklif. Umarım Yandex Kurumlar her zaman ücretsiz kalır!

Yandex Kurumlar için Mail Nasıl Kullanılır?

  1. Kurumlar için Yandex’i kullanabilmek için önce normal bir Yandex hesabınızın olması gerekiyor. İsmi, cismi önemli değil Yandex hesabı olsun yeter.
  2. Yandex hesabınıza giriş yaptıktan sonra http://kurum.yandex.com.tradresine gidiyorsunuz. Aşağıdaki alana www olmadan alan adınızı ekliyor ve Alan Adı Ekle’ye tıklıyorsunuz.

3. Daha sonra karşınıza gelen ekranda alan adının sahibi olduğunuzu doğrulamanız gerekiyor. Bunun için farklı yöntemler listeleniyor fakat en kolayı ilk sırada yer alan FTP’ye dosya yükleyerek doğrulama yapmak bence. Dilerseniz diğer doğrulama yöntemlerini de seçebilirsiniz, Yandex bu konuda sizi detaylı bir şekilde yönlendiriyor zaten. Bu arada FTP ile doğrulama yaparsanız yüklediğiniz dosyayı daha sonra silmemeniz gerekiyor unutmayın.
Bir diğer püf nokta ise bu aşamada Yandex’in size “Alan adınızı Yandex’e devredin” şeklinde bir talimatla başbaşa bırakması. Bunu bir çok kişi yanlış anlayarak çekimserlik yaşasa da Yandex’in burada bahsettiği DNS Barındırma hizmeti ve BU İŞLEMİ YAPMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ! Alan adınızı Yandex’e devretmeden de hizmeti kullanabilirsiniz(ben öyle yaptım).
4. Alan adının sahibi olduğunuzu da doğruladıysanız geldik son adıma. MX kayıtlarını düzenlemek. cPanel’inize giriyorsunuz. Öncelikle varsa daha önceden ayarlanmış tüm MX kayıtlarını silmeniz gerekiyor. Ardından Yandex’in verdiği parametrelerle yeni bir MX kaydı oluşturacaksınız.
Parametreler;
Alt Alan Adı: @ (Bu alan her panelde olmayabilir endişe etmeyin, es geçin)
Kayıt Türü: MX
Adres: mx.yandex.net.
Öncelik: 10
İşte bu kadar kolay! MX kayıtlarınız da onaylandıktan sonra ve Alanlarım sayfasında alan adınızın altında “Alan adı doğrulandı” şeklinde yeşil yazıyı gördükten sonra ve yeni eposta hesaplarını oluşturma, varsa diğer hesapları taşıma işlemlerini yaptıktan sonra eposta hesaplarınızı kullanmaya başlayabilirsiniz. Eposta alma-göndermelerinizi mail.yandex.com.tr, gerekli ayarları yaparsanız mail.alanadiniz.com adresinden yapabilir; masaüstü veya mobil eposta istemcilerine eposta hesabınızı ekleyerek rahatlıkla kullanabilirsiniz. Hayırlı uğurlu olsun!
Not: Bu konuda bir çok sorunun cevabına ve kurulum talimatlarına https://yandex.com.tr/support/kurum/about.xml adresinden daha detaylı olarak ulaşabilirsiniz.



10 Şubat 2016 Çarşamba

Kime göre Junior, neye göre Senior?


Efendim, takıntılıyım bu ön eklere. Zannediyorum yazılım dünyasından çıktı bu junior, senior dalgası ama ben dijital ajanslar için yazacağım. Yazıyı çok uzatmak istemediğimden iki basit örnek sunacağım…
Bir sosyal medyacı, reklamcı neye göre junior ya da senior olur? Sektörde bu jargon kişinin çalıştığı yıllara yani sektörde geçirdiği zamana göre kullanılıyor.
Peki, bir kişinin bir alanda yıllarca çalışması onu gerçekten kıdemli, rütbeli yapar mı? Bu senior arkadaş ya yıllar boyu yan gelip yattıysa, hiç bir şey üretmediyse, hiç bir değer yaratmadıysa ve hiç bir adım öteye götüremediyse kendini, ekibini, markalarını? Ya torpilden, yalakalıktan ya da başka bir sebepten işgal ediyorsa o koltuğu yıllardır? Böyle birine nasıl senior deyip altına junior verebiliriz ya da daha önemlisi saygı gösterebiliriz?
Öte yandan bir junior düşünün ki sektöre yeni girmiş ama canavar gibi, kafası zehir gibi çalışıyor, harika yetenekleri var, donanımlı, çabuk kavramış her şeyi, bırak ajansı git yani, o derece. Böyle bir junior arkadaşa nasıl daha az maaş, daha az önemli iş verebilir ve daha az saygı gösterebiliriz? Çok daha fazlasını yapabilecek potansiyeli varken nasıl olur da onu atıl bırakabiliriz?
Bir de şirketler arası uçurumlar söz konusu. Yeri geliyor küçük bir şirkette bilmem kaç yıl çalışıp senior ünvanına hak kazanan arkadaş, büyük bir şirketteki junior arkadaşın yanına bile yaklaşamıyor. Çünkü insan zamana göre değil, o zamanın ne kadar dolu geçirildiğine göre değerlenen bir varlık…
O halde kime, neye göre junior ya da senior olunuyor? Buna kim karar veriyor? Bu konuda ters giden bir şeyler var. Diyeceğim o ki; yahu kardeşim, bırakın bu ego mastürbasyonunu, hepimiz ünvanımız ne ise oyuz işte…
Ben böyle dedim diye hiç kimse yanlış anlamasın beni. Bu yazıyı bir junior ya da senior olarak yazmıyorum. Her senior kabiliyetsiz veya her junior zehir gibi de demiyorum. Sadece insanları değerlendirme kriterlerimiz yanlış, onu anlatıyorum…

17 Eylül 2015 Perşembe

Sosyal Medyacının Dramı



Sosyal medyacılar bilir, birisi ne iş yaptığınızı sorduğunda büyük bir sıkıntı çöker içinize; özellikle de karşınızdaki dijitale uzak biriyse. Anlatsanız anlatamazsınız, anlatmasanız işsiz gibi görünürsünüz. İki ucu gübreli değnektir anlayacağınız. Şahsen annemin altın gününde arkadaşlarına yaptığım işi anlatamaması üzerine beni arayıp “oğlum ne iş yapıyordun sen” dediğini bilirim ben… Neyseki bir gün oturup sade bir şekilde anlattım da bu meseleyi halletmiş olduk.
Ben genelde karşımdaki kişinin bilgi seviyesine göre reklamcıyım, reklam ajansında çalışıyorum, sosyal medyacıyım, sosyal medya uzmanıyım-yöneticisiyim gibi tanımlar kullanıyorum. Neyse yine geçen gün akşama kadar müştemlerle boğuşmuş, art director’lerle cebelleşmiş, marka yöneticileriyle uzun eşşek oynamış, ajans başkanıyla güreşmiş, bilgisayarla telefonla aşk yaşamış ve tüm bunların verdiği yorgunlukla mesaiyi bitirip taksiye binerek evin yolunu tutmuştum. Biraz ilerledikten sonra taksici abi ne iş yaptığımı sordu. Pek muhabbet edesim yoktu, geçiştirmeye çalıştıkça ilginç bir diyalog gelişti. Muhabbeti aynen aktarıyorum:
- Reklamcıyım.
- Tabela mı yapıyon?
- Yok öyle değil onlar matbaacı ya da tabelacı. Dijital reklam benimkisi biraz daha farklı.
diyerek reklamcı algısını yıkmaya çalıştım ama yok…
- Dijital baskı mı, dijital olarak mı basıyonuz?
- Yok, internet reklamı yani.
- Şu sitelerde birden bire çıkan karı kız resimlerini siz mi gönderiyonuz?!
Bastım bu sefer kahkahayı, abi çok yanlış sitelerde dolanıyor…
- Yok abi ne alakası var. Sosyal medya reklamı diyeyim ben.
- Haa, telefon satıyoruz deyip hıyar gönderenlerdensin o zaman sen, yazık değil mi insanlara?
- Olur mu öyle şey! Onlar dolandırıcı. Bak biz şunları yapıyoruz…
diyerek başladım anlatmaya. İçerikten girdim dijital projelerden çıktım, sosyal medya reklamlarından girdim online pazarlamadan çıktım, anlattım da anlattım; o beni evime doğru caddelerde gezdirirken ben de onu adeta bir tur rehberi edasıyla dijital dünyanın sokaklarında kısacık bir gezdirdim. Ve adam şöyle elini savurarak bana ne dedi biliyor musunuz?
- Haa, feysbuk tifıtır falan.
Dedim:
- Hee, feysbuk tifıtır falan…